WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın

The Platform: Mesajın Senaryosu

Günümüz sinema ve dizi sektörünün en büyük ve en etkili firmalarından birinin Netflix olduğunu söylemek abartılı olmaz. Yaptığı her iş, alanında öyle ya da böyle bir etki bırakıyor, en kötü ihtimalle SJW muhabbeti ile gündeme geliyor. “Propaganda yaptığı ve toplum ahlakını bozduğu” gerekçesiyle sıkça eleştirilen Netflix’in son dönemlerdeki popüler işi ise İspanyol yapımı olan The Platform. Sosyal adalet, eşitlik gibi değerler üzerinden neoliberal dünyanın değerlerine “savaş açan” The Platform yüceltildiği kadar büyük bir yapım mı, yoksa bir günah çıkarma seansından ötesi değil mi? Filmlerin mesaj içeriği taşıması konusunda tartışmaya kalksak sabahlara kadar bitiremeyiz, burası açık. Ancak pek ala anlaşabileceğimiz bir nokta var bana kalırsa, mesajın görünürlüğü. The Platform bu konuda çuvallıyor mu, yoksa dikkat etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz tonla detayla örülmüş bir şaheser mi?

The Platform, “Delik” adı verilen, tek bir mekânda geçiyor. Basitçe açıklamak gerekirse ortasında büyük bir deliğin olduğu ve insanların ikişer kişilik katmanlara ayrıldığı bir yer. En üst katta mutfak bulunuyor ve her gün, en üst katta hazırlanmış mükellef bir sofra aşama aşama aşağı kadar iniyor, her katta belirli bir süre bekleyerek o kattakilerin yemesine fırsat veriyor. Buraya kadar epey etkili bir kapitalizm eleştirisi gibi dursa da problem de buraya başlıyor. Bu kadar basit şekilde özetlenince bile anlaşılabilecek derecede sığ ve yüzeysel bir eleştiri bu. Ben, mesajların senaryonun içerisine yedirilmesi gerektiğine inanıyorum. Senaryonun bir mesaja sahip olması gayet makul, hatta gerekli, ancak The Platform, bir mesajın senaryoya sahip olmasından öte değil. Olan tüm olaylar mesajı o kadar gözünüze sokuyor ki artık olay örgüsü önemini yitiriyor, elinizde yalnızca basit mesajlar kalıyor. Evet, filmde ince düşünülmüş pek çok ayrıntı var, bu konuda hakkını vermek gerek ancak temel meselesi bu kadar sığ kalan bir filmde yan detaylar ve eklentiler de önemini yitiriyor.

İşin teknik kısmında ise oldukça başarılı bir yapım The Platform. Bir mesaj iletmenin her ne kadar senaryo kısmında yüzeysel kalsa da görüntü ve dizayn anlamında takdire şayan. Temel amacın izleyicinin üzerine gitmek ve sınırlarını zorlamak olduğu, rahatsız edicilik üzerine yoğunlaşılan bir film için ciddi derecede başarılı. Mekân alabildiğine kasvetli, efektler rahatsız edici, açılar etkileyici. Tüm bu görsel detayların yanında ses işçiliği olarak da iyi iş çıkaran The Platform’un en çok öne çıkan yanının teknik detaylar olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Oyunculuklar da en az teknik detaylar kadar etkileyici, filmin duygusunu aktarmak noktasında başarılı. Ancak her ne kadar ana karakter iyi olsa da asıl övgüyü hak edenler yardımcı oyuncular, özellikle de Trimagasi (Zorion Eguileor). Çok geniş olmayan oyuncu kadrosundan gerçekten iyi bir iş çıktığını söylemek mümkün. Zira tüm oyuncular, kendilerinden beklenenin ötesine geçerek izleyiciyi şaşırtıyor, etkiliyor.

 Nihayetinde The Platform, senaryo açısından sınıfta kalan, mesajını izleyicinin fazlaca gözüne sokan bir film olsa da teknik detayları ve yüksek rahatsız edicilik seviyesi nedeniyle tercih edilebilir bir film. Her ne kadar bu kadar ses getirdiğini anlayamamış olsam da yine de izlerseniz pişman olacağınız bir yapım olmadığı açık.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close