Vesikalı Arapça’dan dilimize geçmiş bir kelimedir ve 2 farklı anlama sahiptir. Genel olarak “belgesi olan” anlamına gelse de özelde “genel evde çalışmak için elinde resmi izin kağıdı bulunan kadın” anlamına gelmektedir. İşte Vesikalı Yârim de Vesikalı Sabiha ile Manav Halil’in aşkını en saf şekilde işlemekte, onları ve dönemi tüm açıklığıyla ortaya koymakta.
O dönemde çekilmiş çoğu romantik filmin aksine çok daha halktan bir hikâyenin ürünüdür Vesikalı Yârim. Çünkü o, bir büyük para babasının genç ve ukala oğlu ile bir köylü kızını işlememekte, karşımızda bir şövalyenin kraliçesine duyduğu Courtly Love’ın (Nazik Aşk) bir örneği olarak değil Manav Halil ile Konsomatris Sabiha’nın gerçek hayattan aşkı olarak karşımıza çıkmakta. Zaten Yeşilçam’ın pek çok klişesini barındırmasına rağmen onu benzerlerinden ayıran yegâne şey bu sıradanlık. Onların hikâyesinde araya taş koyan bir para babası, Sabiha’yı geri elde etmeye çalışan bir mekân sahibi yahut üzerlerinde hissettikleri bir toplumsal ahlak yasaları bütünü yoktur karşılarında. Onların bu aşkının önündeki tek engel yine kendileridir.
Görüntü noktasında takdire şayan bir film olan Vesikalı Yârim’de kamera kullanımı Lütfi Akad sinemasının özelliklerini başarıyla taşımakta. Zaten kamerayı sokağa indiren kişi olan Lütfi Akad her zaman savunduğu yalınlık ve sadelikten vazgeçmemiş, kamerayı şovun bir parçası olarak değil gören göz, duyan kulak olarak konumlandırmış. Kendisinin de tabiriyle “izleyiciye şantaj yapmamıştır”. Dönemi başarılıyla yansıtan film, toplumsal gerçekçilik akımının da bir temsilcisidir. Dönemin sorunları ve gerçekleri net bir şekilde ortaya konmaktadır. Ataerkillik ve cinsiyet ayrımı, yaşam farklılıkları ve toplumsal sınıflar bakımından döneminin aynası olan filmin en çok temas ettiği mesela ise toplumsal cinsiyet kalıplarıdır. Halil’in yasak aşkı bunun en güzel örneğidir. Öyle ki Halil’in evli olduğunu herkes bilmekte, Halil’in babası Sabiha’yı tanımakta ancak bunlara karşı kimse bir tepki koymamaktadır. Hatta öyle ki Halil pişman olduğunda ve hapisten sonra eve döndüğünde herkes sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmaktadır. Halil’in işittiği tek laf Sabiha’nın “kirli” bir kadın olduğu ve bir süre sonra hevesini alıp ayrılacağıdır. Sonuçta o pavyonda çalışmaktadır ve her şeyi yapabilir. Bu toplumda problem olan Halil değil, Sabiha’dır.
Vesikalı Yârim dönemi için fazlasıyla başarılı ve akıcı anlatımının yanı sıra klişelerden ustalıkla sıyrılması ile Lütfi Akad sinemasının zirve eserlerinden biri. Melodram türünde de anılan film müzikler ile iç içe geçmiş bir yapıya sahip. Her ne kadar bu çoğu zaman olumsuz bir durum olarak gözükse de Vesikalı Yârim başarılı müziklerinin atmosfer oluşturmadaki katkısı sayesinde sinemada müzik kullanımı konusunda örnek bir konumda bulunuyor.
Filmin oyunculukları ise filmin en önemli unsurlarından. Türkan Şoray ve İzzet Günay tek kelimeyle enfes oyunculuklar sergilemiş, filmin bugünkü konumuna gelmesinde hayli büyük de bir pay sahibi olmuşlar. Ancak bu oyuncular döneminde tartışmalara da sebep olmuş. Filmin başta yapımcısı Erman Film olacakken rolün Türkan Şoray’a uygun görülmesi ancak Erman Film ve Kemal Film’in o dönemde Türkan Şoray yüzünden davalı olması sebebiyle film Şeref Film tarafından çekilmiş. Ancak her neye sebep olursa olsun bu oyuncu seçimleri ve yan rollerdeki oyuncuların başarılı performansları filmi oldukça öne taşımış.
Sonuç olarak Vesikalı Yârim döneminin, türünün ve Lütfi Akad’ın en başarılı filmlerinden kabul edilmekte; Türken Şoray ve Zeki Günay tarafından “En’ler Listelerine” konmaktadır. Gerçek hayattan tamamıyla uygun bir hikâyenin muazzam bir anlatıma ile aktarıldığı film şüphesiz Türk Sineması’nın başyapıtlarından.